Yaşayan Türkçe

alınmak


  • fiil Almaya konu olmak.

    • Dördüncü faulunu yapıp oyundan apar topar alınan gard, koçtan azar işitti.
    • Çay toplama makinaları, kol gücünden alınan verimi birkaç katına çıkarıyor.
    • Kardeşi, istediği oyuncak alınmayınca kıyametleri koparırdı.
    • Şarküteriden alınan kıyma, kebaplık ayrıldı.
    • Ölçüyü kaçırmadan alınan güneş ışığının, bağışıklık sistemini güçlendirme ve hücreleri gençleştirme gibi faydaları bulunmaktadır.

  • fiil Elde edilmek, kazanılmak.


  • fiil Adapte edilmek, uyarlanmak.


  • fiil Birinin beklenmedik bir sözü, davranışı nedeniyle ona kırgınlık duymak, gücenmek.


63