fiil Görmeye konu olmak.
- Fotoğrafları basına dağıtılan zanlının görüldüğü yerlere dair tutarsız ihbarlar geliyor.
- Kayıplara karışan değnekçi Mahmut, en son lüks bir otomobilin şoför koltuğunda görülmüş.
fiil Gereken neyse yapılmak, halledilmek.
- Hadi hadi, elli liradan bırak da işimiz görülsün, hem sen de siftah edersin.
fiil Bir şeyin varlığına rastlanmak.
- Aşının yaygınlaşmasıyla belli başlı hastalıklar nadir görülür oldu.
- Şiirde daha önce görülmemiş imgelere başvuran dekadanlar, simgecilik akımının oluşumuna zemin hazırlamışlardır.
fiil Addedilmek, sayılmak.
- Saygı ve nezaket, bazı toplumlarda güçsüzlük olarak görülür.
- Öz yurtlarında yasaklı olan birçok aydın ve sanatçı için iltica, bir seçenek olarak görülüyor.
- Bir anomali olarak da görülen bu postmodern tavır, bireyin zamanla kendini toplumdan tamamen soyutlamasıyla açığa çıkmaktadır.
- Fransız sosyolog Émile Durkheim’ın metodolojik çalışmaları, toplumda tabu bir konu olarak görülen intiharın farklı boyutlarını ortaya koymuştur.