isim Bir konu, olay, durum vb.yle ilgili elde edilen bilgi, salık.
- Konsensüsün yarın başşehirde toplanacağı haberi, medyayı harekete geçirdi.
- Hayır olsun, iyi haberler verirsin umarım!
- Müjdeli haberi aldığımızda yazıhanenin sakil havası birden değişiverdi.
isim İnternet, televizyon, radyo gibi mecralar aracılığıyla verilen bilgi.
- Haberlerde, seri katilin kılık değiştirdiğinden söz ediliyor.
- Haber spikerinin beklenmedik sorusuyla afallayan muhabir, kem küm etti.
- Haberde, beyaz eşya fiyatlarının pahalılandığından bahsediliyor.
- Başsavcılık, medyaya düşen haberleri dikkate alıp uyuşturucu tacirlerine yönelik resen soruşturma başlattı.
isim Malumat, bilgi.
- Madalyalı bir yüzücü olduğundan haberim yoktu.
isim dil bilgisi Cümlede iş, oluş ve hareket bildiren sözcük veya sözcük grubu, yüklem.