ünlem Şaşkınlık, hayranlık, beğeni gibi duyguları ifade eden bir söz. (I)
sıfat Önüne geldiği adın uzakta olduğunu ve söz konusu edildiğini bildiren bir söz. (II)
- O günlerde hissettiğim korkunun nedeni, geleceğe dair ümitsizlikti belki de.
- O hararetle ne kadar porselen varsa hepsini duvara çalmış, sakinleyince kırıkları da kendi toplamış.
- Yabana atma o tayı, sürpriz sprintleriyle birçok yarışseveri üzdüğü vakidir.
- Aşkının kanıtı, bakışlarındaki o duru pırıltıydı.
- İlk gençlik yıllarımda beni ateşleyen o capcanlı hayaller, yıllar geçtikçe flulaştı ve nihayetinde yitip gitti.
zamir Üçüncü tekil kişiyi belirten söz. (II)
- Bir terslik olduğunda koridorlarda koşuştururken görürdüm onu.
- Ondan istenen, sahnede acımasız ve muhteris bir kraliçeyi canlandırması.
- Otuz yaşında ama benim gözümde hâlâ bir çocuk o!
- Pürüzlü işlerin hep onu bulmasından yakınır.
- Küçümseyici ve alaycı tavırlarından, müstehziliğin onun kanına işlediği anlaşılıyordu.
zamir Daha önce sözü edilen şeyi belirten bir söz. (II)
- Şer bir işe bulaştın mı yakanı bir türlü ondan kurtaramazsın.